Sağlık Bakanlığı, Pfizer/BiONTech ile 120 milyon dozluk aşı için anlaştı. Yani ‘tünelin sonundaki ışık göründü.’ Sonbahar gelmeden toplumsal bağışıklığın kazanılması hedefi var. Bu hedefe ulaşılabilmesi için yeterince insanın aşı için kolları sıvaması gerektiği aşikar…
Sağlık Bakanlığı’nın açıklandığı verilere göre, Covid-19’la mücadele kapsamında uygulanan aşı miktarı 28 milyon 65 bin 684 doz oldu. Uygulanan aşı sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Aşı sırasının bir an önce gelmesi için sabırsızlananlar olduğu gibi, bu konuda tereddüt edenler ve hatta “Asla aşı olmam” diyenler de salgınla mücadeleyi baltalayacak kadar fazla.

NEDEN AŞI OLMUYORLAR?
Pandeminin aslında olmadığını, Covid salgınının grip gibi bir hastalık oldugunu düşünen bir kesim var. “Bir aşının ortaya çıkması için en az 5-6 sene gerekiyor. 6 ay içinde alınan sonuçlar bana güvenilir gelmiyor. 3-4 sene denenen aşılarda bile hasar oluşturduğu görülebiliyor. Ben bunun riskini almak istemiyorum. Koronavirüs bana göre pandemi ilan edilecek bir hastalık değil. Koronavirüs bence gribin biraz daha ağır seyreden versiyonu.” diyerek düşüncelerini savunuyorlar.
Bazı kişiler de ” Korona benim için bir tür grip virüsü. Ve ben grip için aşı olmayı gereksiz buluyorum. Eğer gerçekten böyle bir hastalık var ise (ki olduğuna dair inancım yok, pandemi diye bize yaşatılan şeyin farklı bir amacı olduğu düşüncesindeyim) bulunduğu iddia edilen aşının bu kadar yoruma ve yanılgıya açık olması düşündürücü. Güven vermiyor. Bu yüzden eğer kendi tercihimse, aşı olmayacağım.” diyorlar.
Bazı kişiler de covid virüsünün yaşlıları ve genetik zayıflığı olan bireyleri yok etme amacı ile laboratuvar ortamında üretildiğine inanıyorlar.
Bütün bu düşüncelere eşlik eden başka bir görüş ise; dünya nüfus ortalamasının IQ seviyesini düşürmek için, önce doğum kontrol yöntemlerini çıkardılar. Sonra da IQ seviyesi düşmesine bağlı, üretim azalıp, tüketim artması sebebi ile IQ seviyesi düşük insanları yok etmesi için Covid salgınını…
PEKİ UZMANLAR NE DİYOR?
Prof. Dr. Alper Şener: Grip virüsünün öldürücülüğü % 1’in altındadır. Covid 19’da bu rakam % 4 yani dört kat daha öldürücü… Bulaş hızı da aynı şekilde hesap edildi. Ama salgın ortadan kalktığı zaman grip ile aynı oranda öldürücü ve bulaşıcı kalma ihtimali yüksek. Bunu ciddiye almamak akılcı olmaz çünkü halen devam eden ölümler var.
COVİD YAŞLILARI ÖLDÜRMEK İÇİN ORTAYA ÇIKTI…
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Koronavirüsün belli bir nüfusu yok etmek için ortaya çıktığına dair bir kanıt mevcut değildir. Genel kural olarak; bir salgın olması durumunda, etken ister bakteri isterse de bir virüs olsun, her zaman öncelikle toplumdaki yaşlı nüfus etkilenir. Veya yaşlılarda daha ölümcül seyreder. Bu durum tüm enfeksiyon hastalıkları için geçerlidir. Covid-19 pandemisinde durum değişmemiştir. Hastalığın ağır seyrettiği yaşlılarda ilaçların da daha az etki edeceği, yadsınamaz bir durumdur. Tüm dünyada şu an için mevcut olan ve kullanılan Covid-19 ilaçları, hastalığın ağır seyrettiği tüm yaş gruplarında kısıtlı etkiye sahiptir. Yeni ilaçların geliştirilmesi için tüm dünyada çalışmalar son hızla devam etmektedir.
Aşıya gelecek olursak, iddia edilenin tam tersine, öncelikle yaşlı nüfusun aşılanması sayesinde, bu yaş grubundaki hastaneye yatış ve ölüm oranları belirgin oranda azalmıştır. Son zamanlarda aşısız olan 40-50 yaş arası hastalan kişilerde hastaneye, yoğun bakım ünitesine yatış ve ölüm sayısında artış dikkat çekmektedir.
YAN ETKİLERDEN KORKUYORUM…
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Covid-19 aşılarından ülkemizde mevcut olan iki aşıdan, Sinovac ile aşılanmada, diğer mevcut BioNTech aşısına göre yan etkiler daha hafif şekilde görülmektedir. BioNTech aşısının özellikle ikinci dozundan sonra yan etkinin şiddeti artmaktadır. Şiddeti değişmekle beraber, görülen yan etkilerin özellikleri genellikle benzeşmektedir. En sık rastlanan yan etkiler; aşı yapılan kolda ağrı, kızarıklık ve şişliktir. Tüm vücutta görülen yan etkiler ise; halsizlik, baş ağrısı, kas ağrısı, üşüme titreme, ateş ve bulantıdır.
BioNTech aşısı sonrasında klinik tecrübe olarak, birkaç hastamda, aşı yapılan kol ile aynı tarafta boyun veya koltuk altı lenf bezlerinde ağrılı büyüme saptadım, neyse ki bu hassasiyet ve şişlikler ibuprofen veya parasetamol gibi ağrı kesici/ateş düşürücüler ile birkaç günde kontrol altına alındı. Hassas olan aşı bölgesine temiz, ıslak ve soğuk bir bezle kompres yapmak, rahatlama sağlayacaktır. Bol miktarda su içmek ve bol /rahat kıyafet giymek, ateşi kontrol altına almakta faydalı olacaktır. BionTech aşısında yan etkinin biraz daha şiddetli görülmesine rağmen, daha birinci dozdan itibaren vücutta daha iyi bir bağışıklık oluşturduğu gerçeği unutulmamalıdır.
AŞININ ZARARI FAYDASINDAN ÇOK…
Prof. Dr. Alper Şener: Yararı gösterilmeyen hiçbir aşı üretilmez-kullanılmaz. Tüm beşeri ürünlerde bu prensip vardır. Bu sadece aşı karşıtlığını körüklemek için dile getiriliyor. Bir de tabii ki, daha çok endüstriyel tıbbi ürünler kullanmayın- onun yerine bağışıklığınızı ayakta tutmak için bitkisel ürünler kullanın diyenlerin argümanı… Burada yine bir ticaret var ne yazık ki ve çok tehlikeli bir söylem. Aşılar öncesi dönemi bilmedikleri için bu konuda cüretkar davranıyorlar; bakın polio (çocuk felci) aşılaması yaygın olmadan her okulda yürüme engelli-poliyo sekelli arkadaşlarımız vardı. Şimdi neye bakarak aşıların yararından çok zararı var diyebiliyorsunuz! Ne yazık ki bu söylemlerin altında bazı ‘hekim’silerin imzası var! Bu sadece gündem oluşturmak, sosyal medyada takipçi kazanmak bunun neticesinde de ticari bir bakış ile çığırtkanlık yapmaktır. Bu tip söylemlerin mutlaka bedeli olur, çünkü baştan sona yanlış ve acımasız.
AŞILAR ÇOK YENİ, DENEK GİBİ HİSSEDİYORUM…
Prof. Dr. Alper Şener: Acil kullanım onayı sadece aşıda yok ki. Şöyle düşünün bir X hastalığı var ve bir ilaç buldunuz ve hastalık için çözüm. Bu X hastalığı her gün binlerce insanı öldürüyor. “Durun bir bakalım, gönüllüler kullansın. Etkisini görelim sonra genel kullanım onayı ve endikasyon tanımı yaparız.” mı dersiniz yoksa acil kullanım onayı ile yaygın kullanım ile sonucuna göre mi değerlendirirsiniz? Kısa sürede bulunmasının nedeni ise; tüm dünya buna çalıştı ve para ayırdı, bu gayet normal.
Aşı gelmesine rağmen tedirginlik yaratmanın kimseye faydası yok. Bakın bu tip bilinçsiz ve içi boş söylemler yüzünden aşı hakkı olmasına rağmen her dört kişiden biri aşısını olmadı. Bizim salgını bitirmek için ‘sürü psikolojisine’ değil ‘sürü bağışıklığı’na ihtiyacımız var. Zaman bunları tartışma zamanı değil, çünkü bu yollar geçildi, aşı bulundu ve Türkiye’ye geldi. Yaygın yapılması için hazırlık yapılıyor.
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Koronavirüse karşı bu kadar hızlı bir şekilde aşı geliştirilmesi, tıp/insanlık tarihinin en büyük başarılarından birisidir. Bu pandemiden kurtulmanın, normal hayata dönmenin tek yolu, tek kurtuluş yolumuz – bugün için- aşı olarak görülmektedir. Geliştirilen aşıların koronavirüsten koruduğu, hastalığa yakalanan kişilerin hafif geçirmelerini sağladığı, yoğun bakıma yarış ve ölümden kurtardığı yapılan çalışmalarla ispat edilmiştir. Geçen her gün birçok ölüme neden olduğu için, mümkün olan en kısa zamanda aşılara onay verme zorunluluğu doğmuştur.
Ancak şurası unutulmamalıdır ki aşılara, faz 1, faz 2 ve faz 3 denilen aşının etkinliğinin ve güvenilirliğinin araştırıldığı ilk 3 önemli aşamayı geçtikten sonra acil kullanım onayı verilmektedir. Ve onay verilen aşıların yan etki ve etkinlik açısından takiplerine, aşı piyasaya verildikten sonra da devam edilmektedir. Ve aşıların yan etki ve etkinlik raporları Dünya Sağlık Örgütü, Amerika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi gibi önemli kurumlar/ kuruluşlar tarafından sıkı şekilde takip edilmektedir. Üstelik bugüne kadar 1,7 milyar doz aşı uygulanmıştır ve ülkemizde uygulanmakta olan Sinovac ile BioNTech aşılarıyla ilgili olarak, aşının yapılmasını engelleyecek ölümcül/ağır yan etki bildirilmemiştir.
BANA AŞI SIRASI GELENE KADAR HASTALIK BİTER…
Prof. Dr. Alper Şener: Sürü bağışıklığı için toplumda %60-70 arası aşılanma oranı hesaplanıyor. Bu orana ulaşmak için yaş gruplarının nüfusta ağırlığı ve aşı olmayacak grup toplamı önemli. Türkiye genç bir nüfusa sahip ve aşı olmayan oranı yüksek olasılıkla Sağlık Bakanlığı bunu hesap ettiği için 20’li yaşlara inileceğini duyurdu.
AŞI YAPILAN YER MIKNATIS GİBİ OLUYOR VE ÇİP…
Prof. Dr. Alper Şener: Bunu söyleyenlerin % 100’ünün ‘çip’i görmediğini ve ne işe yaradığını bilmediğine eminim. Ve tabii maliyetini…
Prof. Dr. Fatma Nurhayat Saydam: Aşılarda çip olduğu iddiası asla kanıtlanamamıştır. Bir iddia ortaya atıldığı zaman, iddiayı ortaya atan kişi bunu kanıtlamalıdır. Ama böyle bir şey gösterilememiştir. Üstelik, Facebook, Instagram gibi kanallar aracılığıyla her tür kişisel bilgilerimiz kolaylıkla herkes tarafından takip edilebilmektedir. Akıllı cep telefonları da her tür kişisel verinin toplanabildiği cihazlardan birisidir. Bu kadar çeşitli yollardan verilerimiz başka ellere kolaylıkla geçerken, aşıyı bu amaçla kullanmaya gerek olduğunu düşünmüyorum… İddia edenleri ispat etmeye davet ediyorum ve böyle bir şey mümkün olsaydı çoktan anlaşılır/bulunurdu diye düşünüyorum.
MUTASYONLA BİRLİKTE AŞILAR ETKİSİNİ YİTİRDİ…
Prof. Dr. Alper Şener: Bu konuda bilgilerimiz artıyor. Sadece Güney Afrika varyantında yaygın olarak aşıdan kaçma durumu biliniyor. Aşıların diğerlerinde iyi çalıştığı çalışmalarda gösterildi. En son Hindistan varyantında da koruma sağladığı kanıtlandı.
COVİD AŞISI KISIR YAPIYOR…
Prof. Dr. Alper Şener: Aşı kısır yapmaz. Ama korona hastalarında sperm sayısının azaldığı görüldü. Ama bu da tam anlamıyla korona kısırlık yapar anlamına gelmez.
SPOR YAPIYORUM BANA BİR ŞEY OLMAZ…
Prof. Dr. Alper Şener: Bu hastalık sağlıklı bireyleri de öldürebiliyor. Çünkü virüs bazen IFN yanıtını baskılıyor ve bağışıklık felç oluyor. Yani iyi durumda bir bağışıklığınız olsa bile işe yaramayabilir. Riske alınacak bir durum değil.
ARKADAŞLARIM AŞIDAN SONRA COVİD OLDU…
Prof. Dr. Alper Şener: Virüsün Spike (dikensi) proteini elde edilip veriliyor. Zaten canlı virüsten elde edildiği teknoloji sadece inaktif aşılarda kaldı…Rekombinant dediğimiz teknoloji ile tamamen suni elde edilmeye başlandı.
Aşı sonrası korona virüse yakalanma oranınızı size bağlı…Salgın varken; maske takmaz ve diğer önlemlere uymazsanız yakalanabilirsiniz ama hafif atlatırsınız.
Sağlıkla yaşayın…